Değişen ve gelişen dünya düzeni içinde, yeni bir strateji belirlemeye çalışan Türkiye, dışarıdan ve içeriden yönlendirilen etkiler neticesinde, ekonomik kriz denilen hastalık ile boğuşuyor.Önce ABD üzerinden ülkemize ihraç edilen küresel politikaya bir göz gezdirelim. Etkilerini görelim.Şubat 2001 krizini yaşamış olan Türkiye; kredibilitesini kaybetmiş, banka sektöründe yaşanan yanlışlıklar ve halkın dövize olan talepleri ekonomik krize neden olmuştur. Bu kriz uzmanlar tarafından borç krizi olarak tanımlanmıştır.Sayın Kemal Derviş'in ülkeye gelmesi ile birlikte sağlanan mali disiplin, Merkez Bankasına kazandırılan özerk yapı ve uygulanan yeni politikalar ekonomide kredibiliteyi yeniden tesis etmiş, Dünya Bankalarından elde edilen krediler ile borç çevrilebilir hale getirilebilmiştir. Tedbirler palyatif olup, ekonomik sorun ötelenmiştir.ABD'nin bölgemizdeki politikaları ekonomimizi olumsuz yönde etkilemektedir. 11 Eylül 2001 tarihinde başlayan terör saldırıları Irak'ta yeni bir oluşuma neden olmuş, bölgede üç kutuplu yeni bir devlet tayin edilmiş, yönetimi kürt aşiretine teslim edilmiştir. Yapılan bu operasyon ile Türkiye pazarını kaybetmiştir. ABD ve İngiltere, operasyon neticesinde, yeni bir müttefik kazanmış, Kartellerini bölgeye göndererek Dünya'nın %65 petrol rezervleri üzerinde yeniden söz sahibi olmuşlardır. Musul ve Kerkük üzerindeki söz hakkımız elimizden alınmıştır. Bu operasyonun neticesi olarak Türkiye tamamen tehdit altına alınmıştır.Şubat 2001 krizinin yaralarını saramadan küresel ekonomi politikalarının etkilerini yaşayacağız ve yeni bir krize daha göğüs germek durumunda kalacağız.Küresel olduğu ifade edilen kriz; dünya piyasalarında daralmaya, işyerlerinin kapanmasına, işsizliğe ve resesyona neden olmuş, dünya devletlerini piyasaya kaynak aktarmaya zorlamış, gelişmekte olan ülkelerde paranın değer kaybına neden olmuş, borç stoklarını artırmıştır. Halkın durumuna baktığımızda dünya'nın bir çok ülkesinde eylemler yapılmakta, hükümetler istifaya veya seçime zorlanmaktadır. İzlanda'nın ekonomisi dibe vurmuştur.Kemal Derviş durumun beklenilenden daha kötü olacağını ifade etmiştir.Büyük Türk Milleti!Yaşanacak olan global kriz ülkemizi iç ve dış borç stoklarından mütevellit etkilecektir. Pazar payındaki daralma; işyerlerinin kapanmasına, istihdam oranının düşmesine neden olacak, bankalar kaynak bulamaz hale gelecek ödeme güçlüğü çekecektir. Bu durum; döviz kurlarının yükselmesine, İMKB'da bulunan kağıtların değer kaybetmesine, faizlerin yükselmesine ve ekonomide resesyon (Durgunluk Hali)'a sebebiyet verecektir.Arkasından Yüksek Enflasyon ve Devalüasyon kaçınılmaz olacaktır. Hükümetimiz IMF ile anlaşamaz ise kriz dayanılmaz noktaya gelecektir.Kesin kurtuluş yolu IMF reçetelerinden geçmemektedir.Öyle ise iktisat bilgimizi gözden geçirelim.Ekonominin ayakta kalmasını sağlayacak Sermaye elde edilmeden, Üretim, Yatırım ve İstihdama yönlendirilmeden, Özel Sektörün önündeki her türlü engel kaldırılmadan ve teşvik edilmeden, güçlü bir pazar bulmadan, pazardan elde edilecek gelir düzeyinden yedek akçe ayırmadan, gerçekçi bir büyüme sağlanmadan, güçlü bir ekonomiden söz etmeniz mümkün değildir.Mevcut yer altı ve yer üstü kaynaklarımızı ülkemizin yeniden inşası için gün yüzüne çıkarmadan bu konuda başarılı olmamız imkansızdır.Ülkemizi dışa bağımlılık sarmalından bir an önce kurtarmalıyız.Ülkemizin Altın Madenlerini ülke hazinemize kazandırmalıyız.Karamsar olmamalı, vakit geçirmeden Milli bir Seferberlik anlayışı içinde, topyekûn mücadele etmeliyiz. Vatandaş olarak Ankara (Hükümet)'dan eylem planı bekliyoruz. Kaybedilecek zaman kalmamıştır."Türk Milleti Hazır Ol." Gün bu gündür.
14 ARALIK 2008 SAAT 21:25
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder